CMK M. 147/1,E BAĞLAMINDA SUSMA HAKKI
Şüpheli veya sanığa yüklenen suç hakkında elbette kişi susma hakkına sahiptir zira hiç bir şüpheli veya sanık konuşmaya veya kendi aleyhine delil yaratmaya zorlanamaz. Ancak bu susma hakkı her ne kadar genel ve sürekli bir hak da olsa kişinin suçsuzluğuna ya da suçluluğuna dair kesin bir delil taşımaz. Bu nedenle sanık veya şüpheli hakkında Cumhuriyet savcısının tutuklama talebine neden olabilir. Özellikle CMK m. 100'de sayılan Tutuklama nedenleri başlıklı madde içeriğinde sayılan suçlardan olması halinde, şüpheli veya sanığın susma hakkını kullanıyor olması ile beraber gerçekleştiğinde Cumhuriyet savcısı nazarında kuvvetli bir şüphenin varlığı hali meydana gelmiştir denilebilir. İşte tam da bu noktada şüpheli veya sanığın CMK m. 100'de sayılan katalog suçları işlemiş olduğuna kuvvetle bakıldığı durumda, susma hakkı yerine samimi beyanları daha etkili olabilir. Samimi beyanların ise sadece Cumhuriyet savcısına yapılması daha makul olur, bu süreçte kollukta ifade veren şüphelinin ''ben ifademi Cumhuriyet savcısına vereceğim'' demesi ilk etapta susma hakkı olarak değerlendirilmez ve anlatımların Cumhuriyet savcısına karşı yapılması sanığın tutuksuz bir biçimde yargılanmasını sağlar.
Cumhuriyet savcısına ifade verilirken bu sürece müdafinin iştirak etmesi süreci şüpheli/sanık lehine oldukça kolaylaştıracaktır.
İlgili Mevzuat:
1- CMK m. 147/1,e
Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir.
2- CMK m. 100
Soykırım ve insanlığa karşı suçlar, kasten öldürme, silahla işlenmiş kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, hırsızlık ve yağma, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar...
Ve CMK m. 100 altında sayılan diğer suçlar.
Yorumlar
Yorum Gönder