HUKUK BAŞLANGICI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

Hukuk; bir toplumda kişilerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve devlet tarafından yaptırıma (müeyyideye) bağlanmış sosyal davranış kurallarının bütünüdür.
İnsanları birlikte yaşamaya zorlayan çeşitli maddi ve manevi faktörler temel olarak hukuk biliminin inceleme konusu değildir; ancak bu''toplum yaşamı'' hukukunun da ortaya çıkmasına neden olan bir olgudur.

Toplumdaki güven ihtiyacı, saldırılar ve haksızlıklar karşısında duyulan ruhi tepki, düzensizlik ve anarşiye karşı beslenen nefret, adalet fikrinin insanlara aşıladığı saygı ve benzeri duygular toplum hayatının bir düzene bağlı olmasını zorunlu kılmaktadır.

Hukuk Kavramı
toplum içerisinde bireylerin çıkar çatışmalarını uzlaştırmak, birbirleriyle olan ilişkilerini ve davranışlarını düzenlemek ve böylece toplum düzenini sağlamak ve sürdürmek amacıyla getirilmiş kurallara, toplumsal davranış kuralları (sosyal düzen kuralları ya da toplumsal hayatı düzenleyen kurallar) denir.

SOSYAL HAYATI DÜZENLEYEN KURALLAR
Toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar din, ahlak, görgü, örf adet ve nihayet hukuk kuralları şeklinde sınıflandırılabilir. Temelde bütün bu kuralların ortak özellikleri ise kişilerin davranışlarını belli bir düzene bağlamayı hedeflemeleri, bunun ,ç,n de bazı emir ve yasaklar getirmeleri ve bunlara uyulmasını sağlamak üzere çeşitli yaptırımlar (müeyyideler) öngörmeleridir. 
Din Kuralları: İlk çağlara doğru gidildikçe, din kuralları ile hukuk kurallarının birbirine karıştığı; dini görevler ile hukuki görevlerin aynı kişiler tarafından yürütüldüğü görülür. Dinin hukuk üzerindeki etkisi, laik devlet anlayışının belirlenmesi ve uygulanması ile azalmıştır.
Ahlak Kuralları: Bireylerin bizzat kendi kendilerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini gösteren ahlak kurallarına subjektif (öznel) ahlak kuralları, ferdin diğer fertlere ve toplumla olan ilişkilerinde nasıl davranması gerektiğini gösteren ahlak kuralları ise objektif yani nesnel ahlak kuralları adı verilir. Genel bir ifade ile subjektif ahlak  kuralları, ''namuslu ve dürüst ol, başkaları hakkında kötü hisler besleme, içini temiz tut'' örneklerinde olduğu gibi iç dünyasındaki tasavvurlarla ilgilidir. Objektif ahlak kuralları ise ''fakirlere yardım et, hırsızlık yapma, başkalarına zarar verme'' örneklerinde olduğu gibi dışa vurulan davranışlara ilişkin olup toplumun bireylerden istediği davranış modellerini gösterir ki ahlak kurallarının hukukla ilgili olan kısmı da bunlardır.
Görgü Kuralları: Devlet otoritesinin harekete geçirilmesi gibi maddi bir tepki söz konusu değildir.
Örf ve Adet Kuralları: Görgü kurallarına aykırılık halinde karşılaşılacak yaptırım örf ve adet kurallarındaki kadar sert değildir. Örf ve adet kurallarına uyulmamış olması durumunda birey toplumdan soyutlanabilir, bir kısım fiziki müdahalelerle karşılaşabilir. Maddi unsur ya da süreklilik unsuru adı verilen unsura göre, bir davranışın örf ve adet kuralı haline gelmesi için toplum içinde uzun zamandan beri sürekli biçimde tekrarlanıyor olması gerekir.
Örf ve adet kurallarının manevi unsur olarak adlandırılan ikinci unsuru ise toplumda uzun zamandan beri tekrarlanagelen o davranış biçimine uymanın zorunlu olduğuna dair toplumda toplumda genel bir inancın varlığıdır. Bu iki unsurun birlikte bulunması halinde bir örf ve adet kuralının varlığından söz edilebilir.
Örf ve adet kurallarının bir kısmı hukuk kuralı haline gelebilir. Belirtilen iki unsura (süreklilik ve zorunluluk insancına) devlet desteği unsuru eklendiğinde artık bir örf ve adet hukukundan söz edilebilir. Devlet desteği, bu örf ve adet kuralına uyulmaması halinde maddi nitelikte bir yaptırımla. karşılaşılması anlamına gelir. Örf ve adet hukuku; medeni hukuk, ticaret hukuku ve iş hukukunda önemli bir işleve sahiptir.
Örf ve adet kurallarından bir kısmı herkesi ilgilendirir ki bunlara genel nitelikte örf ve adet kuralı denir. Bazı örf ve adet kuralları ise sadece belirli iş çevresinde belirli meslek mensupları arasında benimsenmiş olur ki bunlara da özel nitelikte örf ve adet kuralları denir. Örneğin gemicilikle ilgili bir örf ve adet kuralının somut bir olaya uygulanması buna örnek olarak verilebilir.  Örf ve adet kuralı sadece belirli bir bölgede geçerliyse bu da yerel nitelikte bir örf ve adet kuralı olduğunu gösterir.
Hukuk Kurallar: Basit ve şekli bir tanım ile hukuk; bir toplumda belirli kişilerin birbiriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve devlet tarafından yaptırıma bağlanmış sosyal davranış kurallarının bütünüdür. Hukuk kurallarının ve hukuki kurumların oluşturduğu düzene ise hukuk düzeni adı verilir.
Hukuk kuralları maddi müeyyideli oldukları için şahıslar bu kuralların emir ve yasaklarına uymamakta kendilerini diğer sosyal kurallardaki gibi serbest hissetmezler. Zira bilirler ki hukuk kuralarına uymadıkları takdirde karşılaşacakları tepki ''günahkar olma, ayıplanma, alaya alınma, saygısızlık ya da görgüsüzlükle itham edilme'' şeklinde olmayacaktır; aksine kendileri hukuk kurallarına uyulmaya bizzat devlet gücüyle zorlanacaklardır.
Hukuk kuralına aykırı davranamanın sonucu olarak ihla edilen normun türüne göre ceza, cebri icra, iptal, tazminat, geçersizlik gibi maddi nitelikte yaptırımlar söz konusu olacaktır.
Din kurallarına uymamanın yaptırımının manevi nitelik taşıması sosyal hayatın düzeninin salt din kurallarıyla sağlanamayacağının göstergesidir.
Uzlaştırmak, birbiriyle olan ilişkileini ve davranışalrını düzenlemek ve böylece toplum düzenini sağlamak ve sürdürmek amacıyla getirilmiş kurallara, toplumsal davranış kuralları (sosyal düzen kuralları ya da toplumsal hayatı düzenleyen kurallar) denir.





Hukuk kurallarının yürürlüğe girmesi
Hukuk kurallarının uygulanabilmeleri için sadece yetkili organların kabulü yetmez; bunların yürürlüğe girebilmeleri için ilgililere duyurulmaları gerekir. Anayasaya göre kanun Resmi Gazete'de yayımlanmış olmak şartıyla yürürlüğe girerler. Anayasa, anayasa değişiklikleri ve uluslararası sözleşmeler hakkında da bu hüküm geçerlidir. Yönetmelikler bakımından, tüm yönetmeliklerin kural olarak yayınlanma zorunluluğu yoktur. Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete'de yayımlanacağı kanunla belirlenir. Hukuk kurallarının ilgililerce bilinebilir olması için yayımlanmaları önemli etkenlerden biridir.

Hukuk kurallarının yürürlükten kalkması
Hukuk kuralları yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren yürürlükten kaldırılıncaya kadar düzenledikleri olay, kişi ve işlemlere uygulanır. Yürürlükten kalkma (ilga) ise çeşitli şekillerde olabilmektedir. Bazı hukuk kurallarının bizzat kendi metninde ne kadar yürürlükte kalacaklarını belirten ifadeler bulunabilir. Bu durumlarda kanunda belirtilen sürenin bitimiyle kendiliğinden yürürlükten kalkarlar.  Örneğin bütçe kanunları bir yıllıktır. Kanun koyucunun mevcut bir kanunun geçerliliğine son vermek adına yaptığı bir işlem olan ilga, açık  ilga ve kapalı ilga olmak üzere ikiye ayrılır.

Açık İlga; mevcut bir hukuk kuralının geçerliliğine son vermek konusunda hukuk kuralını koymaya ve yetkili makam tarafınfan açıkça belirtilen kesin iradedir.
Zımni İlga; mevcut bir kanunun geçerliliğine son vermek konusunda kanun koyucunun iradesini açıkça dile getirmediği ilgadır. Bazen yeni çıkan kanunlar hangi düzenlemeyi açıkça ilga ettiklerini belirtmeyebilirler. 
Metrukiyet; adı verilen bir kavram daha vardır ki ''terk edilmişlik'' anlamına gelir ve bir hukuk kuralının hukuken yürürlükte olmasına rağmaen kişilerin buna uymadığı yetkili mercilerin de bu ihlale bir müeyyide uygulamadığı durumu ifade etmekte kullanılır. Buna klasik bir örnek pazarlıksız satışın yasaklanmasına ilişkin kanun ile basılı kağıtların kese kağıdı olarak kullanılmasın yasaklayan kanun gösterilmektedir. 

Hukuk Kuralları Arasında Çatışma Sorunu
Aynı konuya ilişkin bir çok hukuk kuralı bulunabilir. Bu kurallar arasında genellikle bir uyum vardır. Ancak bazen aynı konuya ilişkin kuralların arasında çatışma olabilir. Bu sorunun çözümü için çeşitli ilkeler kullanılabilir. Bu ilkeler üst kanun (lex superior), sonraki kanun (lex posterior) ve özel kanun (lex specialis) ilkeleridir.
Üst kanun (lex superior): ilkesinin temelinde normlar hiyerarşisi teorisi vardır. Bu teori gereğince üst kanunda bulunan düzenleme ile alt sırada bulunan düzenleme arasında çatışma varsa üst kanun alt kanunu ilga eder.
Sonraki kanun (lex posterior)  ilkesine göre ise normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde bulunan kurallardan sonra çıkan kanun önce çıkan kanunu ilga eder.
Özel kanun (lex specialis)  ilkesine göre aynı düzeyde yer alan ve aynı tarihli olan iki hüküm varsa özel hüküm uygulanmalıdır. Özel kanun önce, genel kanun sonra yürürlüğe girmişsebu kez genel bir formül tayin edilemez, hangisinin uygulanacağı doğrudan söylenemez. Tartışmalı olan bu gibi durumlarda özellikle korunan menfaatler dengesi ve özellikle kanun koyucunun amacı dikkate alınarak yorum yapılır ve bu şekilde bir çözüme ulaşılır. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar