Türk Ceza Kanunu Bakımından Hırsızlık Suçu


Belki de Türk Ceza Kanunun en çok uygulama alanı bulduğu suç tipidir. Türk Ceza Kanunun Mal Varlığına Karşı Suçlar Bölümü devamında incelenir.

Hırsızlık suçu Avrupa Konseyi Protokol No.1'de mülkiyet hakkının güvenceye alınmasıyla, Anayasa Madde 35 Mülkiyet Hakkı hükmü ile ve Türk Ceza Kanunu 141-147. Malvarlığına Karşı Suçlar maddeleri arasında düzenlenir. Kanun, hırsızlık suçuyla beraber kişinin ekonomik statüsünü de korumaya çalışır, bu gerekçeyle maddi ve manevi bir yapısı vardır. 141. maddede suçun basit hali işlenir. Madde 141- ''Zilyedin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı,kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir'' der. Bu suç sadece menkul değerlere yani taşınır mallara karşı işlenebilir. Zilyedin (malı fiilen elinde bulunduranın) rızasının olmaması, taşınır bir mal olması, bulunduğu yerden alınması, fiili yerinin değiştirmesi ve devamında hırsızın kendisine veya başkasına (maddi veya manevi) bir yarar sağlaması bu suçun oluşması için gerekli şartlardır.

Hırsızlık suçu kimi hallerde nitelikli hırsızlık hükümleri arasına girer ve suça uygulanacak ceza miktarı artırılır. Bunlar TCK madde 142' de geçen; kamu kurumlarında veya ibadethanelerde bulunan eşyaların çalınması mesela caminin mikrofonu. Ulaşım araçlarırının içinde bulunan eşya hakkında mesela aracın koltukları. Adet veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında, buna en güzel örnek arabaların tekerleri ve farlarıdır, bunların çalınması kanuna göre ağırlaştırıcı haldir ve 3 yıldan 7 yıla kadar ceza öngörülür. Aynı maddenin devamında kişinin malını koruyamayacak durumda olması, yurt dışında olması, uyuyor olması, baygın olması veya ölmüş olmasından yararlanılarak yapılması halinde 1/3 oranınında artırılmak suretiyle ceza verilir, yankesicilik veya kapkaç suretiyle çalınmış olması, taklit anahtarla veya eşyanın çalınmasını kolaylaştırmak amaçlı kilidin, anahtarın, alarmın kullanılmasının engellenmesiyle, bilişim sistemini kullanarak örneğin mağdurun akıllı telefonunu ele geçirip sanığın para havale etmesiyle, yine aynı madde devamında; bu suçların işlenmesi esnasında maske takarak veya kendisini kamu görevlisiymiş gibi göstererek işlenmiş olması, suça konu eşya büyük veya küçük baş hayvan hakkında işlenmesi durumunda, burada dikkat edilmesi gereken husus tavuk çalmanın nitelikli hal olarak düzenlenmemesidir, fıkranın devamında herkesin girebileceği bir yerde muhafaza altına alınmış eşya hakkında mesela havuzun emanet dolabında işlenmesi halinde 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörülür. Eğer suç sıvı veya gaz halindeki enerjinin işlenmesine, depolanmasına karşı işlenirse örneğin boru hattından mazot çalarak yapılması halinde 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülür. Bu fiil bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenirse ceza arttırılır. Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla bir eve veya dükkana girmek veya kapı, pencerenin kırılması suretiyle işlenilmesi halinde şikayet aranmaz. Her halde bu suçlar işlenirken veya sonrasında haberleşme, denizyolu ulaşımı, havayolu ulaşımının aksaması halinde ceza yarısından iki katına kadar arttırılır.

Suç gece işlenirse -gece deyiminden, güneş battıktan 1 saat sonrası ile doğmasına 1 saat kalan süre, TCK m. 6/e- kanun bunu ağırlaştırıcı bir hal olarak görüp 1/2 oranında cezada artırım yoluna gider. Bunun nedeni toplumun gece kendilerini koruyamayacak durumda olmasını fırsat bilip hırsızlık yapanlara ağırlaştırılmış ceza vermektir.

Hıırsızlık suçu, zilyetliği yani malın fiili hakimiyetini elinde bulunduran kişiye karşı işlenmiş sayılır. Yani bu durumda zarar gören kişi zilyettir. Kiralık taşınırlarda da durum böyledir.

Bu suçun faili herkes olabilir. Mağdur ise malın ya sahibi ya da zilyedidir. Hırsızlık eylemi malın, zilyedin egemenlik alanından failin egemenlik alanına geçmesiyle oluşur. Bu noktada egemenlik ne zaman geçer sorusu gündeme gelir. En önemli kriter mağdurun tasarruf olanağını yitirdiği andır. Harekete bitişik bir suç olmasından dolayı hareket neticeye bağlıdır yani fiil yapıldığı anda suç oluşur, ancak önemle belirtmek gerkir ki hareket ile netice arasında zamansal yakınlık birbirinden uzaklaşabiliyorsa suç teşebbüs aşamasında kalır. Bu durumlara örnek vermek gerekirse: malı çalan kişi, yakalanacağını farkedip çalmış olduğu şeyi elinden atıp kaçmaya çalışır ve yakalanırsa burada mal üzerinde fiili hakimiyet tamamlanmadığı gerekçesiyle teşebbüs aşamasında kaldığını söyleyebiliriz ancak olur da kişi mal ile kaçmaya devam eder, izini kaybettirir ve aynı saatte dahi yakalanırsa burada suçun teşebbüs aşamasında kaldığı söylenemez fiil tamamlanmış gibi cezaya hükmedilir. Bunun nedeni sanığın çaldığı mal üzerinde fiili hakimiyet elde etmesidir, bu süreç içinde malı satabilir, yok edebilirdi.

Kimi hallerde verilecek ceza miktarında indirime gidilir. Bu haller; hırsızlık suçunun, paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde, örneğin ortak konutta kalan ailenin fertlerinden birinin evdeki valizi çalmaları suretiyle (E.2006/8927, K.2007/960,T 29.1.2007) veya bir hukuki ilişkinin alacağını tahsil etmek amacıyla örneğin kiracısı olan müştekinin kendisine olan kira borcundan dolayı habersizce evine girerek televizyonunu almak şeklinde (E:2006/6110, K:2006/12290, T:21.06.2006) işlenen suçlarda indirime gidilmiştir. Bu hallerde karşı tarafın şikayetçi olması aranır ve 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir.

Eğer malın değeri azsa hakim cezada indirim yapabilir. Yine malın değeri az ise hakim suçun işleniş şeklini ve özelliklerini de göz önüne alarak hiç ceza da vermeyebilir. Bu konuda hakime bir takdir yetkisi tanınmıştır. Örneğin Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 2015/1465 Esas ve 2018/64 sayılı kararında ''şikayetçinin beyanına göre içerisinde 00 TL kağıt para ve 25 TL bozuk para bulunan açık haldeki kasadan daha fazla para alma imkanı varken miktar olarak az kabul edilebilecek 00 TL para aldığının anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık suçu ile ilgili hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK'nın 145. maddesinin uygulanmaması'' hükmü verilmiştir.

Kullanma hırsızlığı ise malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmesi suretiyle işlenir. Örneğin temizlikçinin temizlik için çalıştığı evde, bir yakınının düğününde takmak üzere ziynet eşyaları alıp kullandıktan sonra evin sahibine geri teslim etmesi gibi. Bu durumda Şikayet üzerine verilecek ceza yarı oranında indirilir. Ancak çalınan mal bir suç için kullanılmışssa bu küküm uygulanmaz. Örneğin banka soymak için araç çalıp daha sonra sahibine iade edilmesi gibi.

Son olarak zorunluluk halinden bahsedeceğiz. Ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir. Örneğin çok kişinin karıştığı yaralanmalı bir kavgada yaralanıp çok kan kaybeden arkadaşını olay yerine gelen polis ekiplerinin aracını kaçırarak hastaneye götüren kişi hem CMK 232/2-c hem de zorunluluk halinin uygulama alanı bulmasından dolayı beraat etmiştir. (E.2014/9943, K.2014/31481)

Yorumlar

Popüler Yayınlar