Roma Hukuku Özel Borç İlişkileri
Roma imparatorluğunun etnik, dini ve kültürel farklılıklar bakımından en zengin, ama aynı zamanda da problemli olan bir coğrafyada asırlar boyu imparatorluğu ayakta tutan faktörlerin başında bu devletin sahip olduğu hukuki yapı ve bunu işletiş biçimi olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.
bu makalenin okuyucularının bilimum hukuk fakültesi öğrencisi veya hukuka gönül vermiş insanlardan oluşacağını düşündüğüm içi konuya roma borçlar hukukunun en temel borç sistemlerinden ayni akitler grubu ile başlamak istiyorum.anlatımım şu şekilde olacak;
ayni akitler
-karz akdi (misli mal ödüncü)
-vedia akdi (emanet sözleşmesi)
-ariyet akdi (misli olmayan mal ödüncü)
-rehin akdi
ayni akitlerde tarafların rızalarının uyuşmuş olması sözleşmenin kurulması için yeterli değildir. sözleşmenin konusunu oluşturan malın zilyetliğinin karşı tarafa geçmiş olması gerekir.
not: karzın konusu olan malın mülkiyeti borçluya geçer diğerlerinde geçmez.
karz akdi:
bir miktar paranın veya diğer misli eşyanın mülkiyetinin aynı nevi den ve ayni miktar şeyleri iade borcu altına giren kimseye nakil işlemi ile oluşur. kural olarak tüketilebilen mallar karz akdinin konusunu oluşturur. karz akdi dar hukuk davaları doğurur.
bizim hukukumuzda roma hukukundan farklı olarak ayni bir akit değil, rızai bir akittir.
ariyet akdi:
gayrimisli mal ödüncü olan bu sözleşme ile ariyet alan, ariyet verenden bir şeyi ücretsiz olarak kullanılmasını elde eder ve aldığı şeyi kullandıktan sonra iade etmek borcu altına girer.
eksik iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. tarafların biri her zaman borç altına girerken(ariyet alanın iade borcu) diğeri bazı koşulların varlığı halinde borç altına girer(ödünç verilen mal nedeniyle kişi bir zarara uğrarsa).
ariyet alan kişi ödünç aldığı malı ücretsiz olarak kullanma hakkını elde eder.
=>ariyet sözleşmesi para karşılığı yapılırsa işlemin niteliği değişir ve bu sözleşme bir kira sözleşmesi olur.
kural olarak gayrimenkuller(taşınmazlar) ariyet olarak verilmezler.
ariyet - karz arasındaki farklar:
1)ariyet misli olmayan mal ödüncü ; karz ise misli mal veya para ödüncüdür.
2)karz akdi para karşılığında yapılabilir ;ariyet akdi ise ücret karşılığı yapılamaz.
3)karz akdi tek tarafaborç yükleyen bir sözleşmedir ; ariyet akdi ise eksik iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
4)karz, darhukuk aktidir ; ariyet iyiniyet aktidir.
5)karz akti cins (nevi) borcu doğurur ; ariyet ise parça borcunu doğurur.
6)karz akdinde ödünç verilen şeyin mülkiyeti ödünç alana geçer ; ariyette ise , ariyet alan roma hukukuna göre aldığı şeyin zilyedi dahi olamaz
=>bugünkü hukukumuzda ariyet alan zilyet durumundadır.
vedia akti:
menkul (taşınır) bir malın ücret karşılığı olmaksızın belli bir süreliğine vedia veren tarafından vedia alana bırakılmasıyla oluşur. emanet sözleşmesi de denir.
=>günümüzde ücret karşılığı yapılır ancak roma hukukunda ücretsizdir. vedia akti ücret karşılığı yapılacak olursa istisna sözleşmesi olur.
=>gayrimenkul bir mal emanet bırakılacak olursa bu vedia akti değil vekalet sözleşmesi adını alırdı.
-eksik iki iki taraflı bir ayni akittir. asıl borçlu vedia alandır; vedia veren ise belli koşullar altında borç altına girer.
-roma hukukunda vedia alan, ariyet alan gibi , aldığı şeyin zilyedi dahi olamaz. bugünkü hukukumuzda ise vedia alan zilyedidir.
-vedia alanın sorumluluğu ariyet alanın sorumluluğuna göre menfaat prensibi nedeniyle daha azdır.
-vedia alanda ariyet alan da, aldıkları mala bir takım masraflarda bulunabilir. ariyet alan kişi aldığı mala zaruri ihtiyaçlar nedeniyle yapacağı masrafları karşılamak zorundadır. vedia akdinde kişi hiçbir şeyi karşılamak zorunda değildir; vedia veren masrafları karşılar.
1)zorunlu(zaruri) vedia
tehlike anında emanet edilen bir şeyi, kişinin dürüstlüğü hakkında bilgi edinmeye imkan olmadan, zaruret ve mecburiyet altında verilmiş bir vediadır.
=>böyle bir vediayı alan iade etmediği takdirde , roma hukukunda vedia verene , tevdi ettiği şeyin değerinin iki mislini istemeye yarayan bir dava hakkı tanınırdı.
2)gayri muntazam vedia
vedianın konusu açık olarak bırakılan bir miktar para veya misli eşyadır (normal vedia da gayrimisli eşyadır). vediayı alan şeyleri değil fakat aynı cins ve aynı miktar şeyleri iade etmek borcu altına girer.
karz akdine benzer ; ama farklılıkları vardır:
>karzda menfaat her zaman alanındır; gayrimuntazam vediada ise esas menfaat verenindir.
>karz dar hukuk akdidir; vedia ise hüsnüniyet akdidir.
ör:bankaya yatırılan mevduat, düzensiz vediadır.
3)yediemine tevdi
bir malın kime ait olduğuna dair uyuşmazlık varsa o malın hak sahibi açıkça belli olan kadar güvenilir birine bırakılmasıdır.
rehin akdi
rehin sınırlı bir ayni haktır, amacı teminattır. rehin akdinden doğan haklar ise şahsi haklardır.
roma da rehin hakkının gelişimi:
1.fiducia = tam anlamıyla rehin akdi değildir; mülkiyet geçer. bizim hukukumuzda inançlı muamele olarak geçer.
2.pignus = rehin akdi. rehin alan kişi rehin verenden ona ait malın zilyetliğini alır.
3.pignus conventio = rehin anlaşması. ne mülkiyet ne de zilyetlik rehin alana geçer.
-rehin akdi bir borcun ileride ödeneceğini garanti etmek, teminat altına almak maksadıyla yapılır.
-vedia ve ariyet gibi eksik iki taraflı bir sözleşmedir. vedia ve ariyet sözleşmelerinde sadece menkullerden rehin akdinin konusunu hem taşınır hem taşınmazlar oluşturur.
-rehinde menfaat alanındır. bu nedenle aldığı mala bir masraf gerekiyorsa karşılamak zorundadır. lüks masraflar alana ait değildir.
roma da taraflar başlarda esas borcun ödenmemesi halinde alacaklının rehin verilen şeyin mülkiyetini kazanacağı konusunda anlaşabiliyorlardı. fakat bu, gösterilen rehnin değerinin alacaktan üstün olması hallerinde borçlu aleyhine açık bir haksızlık doğurduğundan ms.326 yılında yasaklanmıştır. bundan böyle alacaklı rehin üzerinde ancak satış hakkının kullanabiliyor, rehini paraya çevirip alacağını elde ettikten sonra, eğer varsa geri kalanını rehin verene iade edebiliyordu.
lex commissaria yasağı = rehin gösterilen malın mülkiyetinin borç ödenmediği takdirde alacaklıya geçeceğine ilişkin anlaşma yapma yasağı.
günümüzde böyle yapılan anlaşmalar batıldır.
-asıl alacak hakkı ortadan kalktığında rehin hakkı son bulur, yani borç ödenmişse malın iadesi gereklidir.
ör:rehin verdiğimiz inek doğurdu. yavru esas sahibindir. semere ve mallar üzerinde rehin hakkı devam eder; ancak borç ödenmezse mal veya semereleri satılıp içinden borç miktarında para alınıp, borçtan düşülür.
>rehinli alacaklıya ineğe yaptığı beslenme, ilaç gibi masrafları rehin verenden isteyebilir.
rehin alan, aldığı mal nedeniyle bir zarar görürse rehin veren de bir tazmin yükümlülüğü altına girer. yani rehinli alacaklı;
1)elinde bulunduğu rehin gösterilen mala yaptığı masrafı
2)rehin gösterilen mal yüzünden gördüğü zararı borçludan(rehin verenden) isteyebilir.
bu makalenin okuyucularının bilimum hukuk fakültesi öğrencisi veya hukuka gönül vermiş insanlardan oluşacağını düşündüğüm içi konuya roma borçlar hukukunun en temel borç sistemlerinden ayni akitler grubu ile başlamak istiyorum.anlatımım şu şekilde olacak;
ayni akitler
-karz akdi (misli mal ödüncü)
-vedia akdi (emanet sözleşmesi)
-ariyet akdi (misli olmayan mal ödüncü)
-rehin akdi
ayni akitlerde tarafların rızalarının uyuşmuş olması sözleşmenin kurulması için yeterli değildir. sözleşmenin konusunu oluşturan malın zilyetliğinin karşı tarafa geçmiş olması gerekir.
not: karzın konusu olan malın mülkiyeti borçluya geçer diğerlerinde geçmez.
karz akdi:
bir miktar paranın veya diğer misli eşyanın mülkiyetinin aynı nevi den ve ayni miktar şeyleri iade borcu altına giren kimseye nakil işlemi ile oluşur. kural olarak tüketilebilen mallar karz akdinin konusunu oluşturur. karz akdi dar hukuk davaları doğurur.
bizim hukukumuzda roma hukukundan farklı olarak ayni bir akit değil, rızai bir akittir.
ariyet akdi:
gayrimisli mal ödüncü olan bu sözleşme ile ariyet alan, ariyet verenden bir şeyi ücretsiz olarak kullanılmasını elde eder ve aldığı şeyi kullandıktan sonra iade etmek borcu altına girer.
eksik iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. tarafların biri her zaman borç altına girerken(ariyet alanın iade borcu) diğeri bazı koşulların varlığı halinde borç altına girer(ödünç verilen mal nedeniyle kişi bir zarara uğrarsa).
ariyet alan kişi ödünç aldığı malı ücretsiz olarak kullanma hakkını elde eder.
=>ariyet sözleşmesi para karşılığı yapılırsa işlemin niteliği değişir ve bu sözleşme bir kira sözleşmesi olur.
kural olarak gayrimenkuller(taşınmazlar) ariyet olarak verilmezler.
ariyet - karz arasındaki farklar:
1)ariyet misli olmayan mal ödüncü ; karz ise misli mal veya para ödüncüdür.
2)karz akdi para karşılığında yapılabilir ;ariyet akdi ise ücret karşılığı yapılamaz.
3)karz akdi tek tarafaborç yükleyen bir sözleşmedir ; ariyet akdi ise eksik iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
4)karz, darhukuk aktidir ; ariyet iyiniyet aktidir.
5)karz akti cins (nevi) borcu doğurur ; ariyet ise parça borcunu doğurur.
6)karz akdinde ödünç verilen şeyin mülkiyeti ödünç alana geçer ; ariyette ise , ariyet alan roma hukukuna göre aldığı şeyin zilyedi dahi olamaz
=>bugünkü hukukumuzda ariyet alan zilyet durumundadır.
vedia akti:
menkul (taşınır) bir malın ücret karşılığı olmaksızın belli bir süreliğine vedia veren tarafından vedia alana bırakılmasıyla oluşur. emanet sözleşmesi de denir.
=>günümüzde ücret karşılığı yapılır ancak roma hukukunda ücretsizdir. vedia akti ücret karşılığı yapılacak olursa istisna sözleşmesi olur.
=>gayrimenkul bir mal emanet bırakılacak olursa bu vedia akti değil vekalet sözleşmesi adını alırdı.
-eksik iki iki taraflı bir ayni akittir. asıl borçlu vedia alandır; vedia veren ise belli koşullar altında borç altına girer.
-roma hukukunda vedia alan, ariyet alan gibi , aldığı şeyin zilyedi dahi olamaz. bugünkü hukukumuzda ise vedia alan zilyedidir.
-vedia alanın sorumluluğu ariyet alanın sorumluluğuna göre menfaat prensibi nedeniyle daha azdır.
-vedia alanda ariyet alan da, aldıkları mala bir takım masraflarda bulunabilir. ariyet alan kişi aldığı mala zaruri ihtiyaçlar nedeniyle yapacağı masrafları karşılamak zorundadır. vedia akdinde kişi hiçbir şeyi karşılamak zorunda değildir; vedia veren masrafları karşılar.
1)zorunlu(zaruri) vedia
tehlike anında emanet edilen bir şeyi, kişinin dürüstlüğü hakkında bilgi edinmeye imkan olmadan, zaruret ve mecburiyet altında verilmiş bir vediadır.
=>böyle bir vediayı alan iade etmediği takdirde , roma hukukunda vedia verene , tevdi ettiği şeyin değerinin iki mislini istemeye yarayan bir dava hakkı tanınırdı.
2)gayri muntazam vedia
vedianın konusu açık olarak bırakılan bir miktar para veya misli eşyadır (normal vedia da gayrimisli eşyadır). vediayı alan şeyleri değil fakat aynı cins ve aynı miktar şeyleri iade etmek borcu altına girer.
karz akdine benzer ; ama farklılıkları vardır:
>karzda menfaat her zaman alanındır; gayrimuntazam vediada ise esas menfaat verenindir.
>karz dar hukuk akdidir; vedia ise hüsnüniyet akdidir.
ör:bankaya yatırılan mevduat, düzensiz vediadır.
3)yediemine tevdi
bir malın kime ait olduğuna dair uyuşmazlık varsa o malın hak sahibi açıkça belli olan kadar güvenilir birine bırakılmasıdır.
rehin akdi
rehin sınırlı bir ayni haktır, amacı teminattır. rehin akdinden doğan haklar ise şahsi haklardır.
roma da rehin hakkının gelişimi:
1.fiducia = tam anlamıyla rehin akdi değildir; mülkiyet geçer. bizim hukukumuzda inançlı muamele olarak geçer.
2.pignus = rehin akdi. rehin alan kişi rehin verenden ona ait malın zilyetliğini alır.
3.pignus conventio = rehin anlaşması. ne mülkiyet ne de zilyetlik rehin alana geçer.
-rehin akdi bir borcun ileride ödeneceğini garanti etmek, teminat altına almak maksadıyla yapılır.
-vedia ve ariyet gibi eksik iki taraflı bir sözleşmedir. vedia ve ariyet sözleşmelerinde sadece menkullerden rehin akdinin konusunu hem taşınır hem taşınmazlar oluşturur.
-rehinde menfaat alanındır. bu nedenle aldığı mala bir masraf gerekiyorsa karşılamak zorundadır. lüks masraflar alana ait değildir.
roma da taraflar başlarda esas borcun ödenmemesi halinde alacaklının rehin verilen şeyin mülkiyetini kazanacağı konusunda anlaşabiliyorlardı. fakat bu, gösterilen rehnin değerinin alacaktan üstün olması hallerinde borçlu aleyhine açık bir haksızlık doğurduğundan ms.326 yılında yasaklanmıştır. bundan böyle alacaklı rehin üzerinde ancak satış hakkının kullanabiliyor, rehini paraya çevirip alacağını elde ettikten sonra, eğer varsa geri kalanını rehin verene iade edebiliyordu.
lex commissaria yasağı = rehin gösterilen malın mülkiyetinin borç ödenmediği takdirde alacaklıya geçeceğine ilişkin anlaşma yapma yasağı.
günümüzde böyle yapılan anlaşmalar batıldır.
-asıl alacak hakkı ortadan kalktığında rehin hakkı son bulur, yani borç ödenmişse malın iadesi gereklidir.
ör:rehin verdiğimiz inek doğurdu. yavru esas sahibindir. semere ve mallar üzerinde rehin hakkı devam eder; ancak borç ödenmezse mal veya semereleri satılıp içinden borç miktarında para alınıp, borçtan düşülür.
>rehinli alacaklıya ineğe yaptığı beslenme, ilaç gibi masrafları rehin verenden isteyebilir.
rehin alan, aldığı mal nedeniyle bir zarar görürse rehin veren de bir tazmin yükümlülüğü altına girer. yani rehinli alacaklı;
1)elinde bulunduğu rehin gösterilen mala yaptığı masrafı
2)rehin gösterilen mal yüzünden gördüğü zararı borçludan(rehin verenden) isteyebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder